Azerbaycan – Ermenistan Çatışmaları Yeni Bir Aşamaya Geçti: Bölgesel Savaş Riski ve Türk – Rus İlişkilerinin Geleceği

Azerbaycan – Ermenistan Çatışmaları Yeni Bir Aşamaya Geçti: Bölgesel Savaş Riski ve Türk – Rus İlişkilerinin Geleceği

Yönetici Özeti

  • 26 Eylül – 27 Eylül 2020 tarihlerinde, Azerbaycan ve Ermenistan arasında, Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ eksenli olarak giderek genişleyen çatışmalar başlamıştır. Hızla yayılan çatışmalar, Ermenistan’da seferberlik ilan edileceğine ilişkin haberler, Azerbaycan harekatının hızla genişlemesi, yoğun askeri yığınak gözlemlenmesi gibi birçok tırmanma emaresi göstermektedir.
  • Yaşanan çatışmaların, bölgesel stratejik gelişmeler çerçevesinde değerlendirilmeden doğru anlaşılması mümkün değildir.
  • Ermeni askeri planlayıcıları, tırmandırma girişimlerini, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Kafkasya’da yaklaşık 80,000 teyakkuz halindeki personelden oluşan bir yığınak hazırladığı Kafkas 2020 Tatbikatı’nın öncesinde ve hemen ardından gerçekleştirmiştir. Ayrıca, bahse konu tatbikata, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri doğrudan iştirak etmiş ve tatbikatın bir kısmı da bizzat Ermenistan’da icra edilmiştir. Kafkas 2020 Tatbikatı sırasında, bir süredir devam eden Ermeni birliklerinin temas hattındaki ateşkes ihlalleri, gerek sayısal olarak gerekse askeri nitelikleri bakımından dikkat çekici biçimde artış göstermiştir.
  • Öte yandan, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri taarruzunun nitelikleri de, Bakü’nün, özellikle Nisan 2016 çatışmalarında elde edilen taktik başarıyı müteakip, işgal altındaki toprakların geri alınması için askeri seçeneklerin kullanılmasını giderek daha gerçekçi bir pratik olarak gördüğünü ortaya koymaktadır.
  • Daha açık bir ifadeyle, Ermenistan ve Azerbaycan arasında vuku bulan halihazırdaki tırmanma, temas hattında gözlemlenen düzensiz çatışmalardan biri değildir. Her iki taraf da, gerilime siyasi-askeri ve operasyonel düzeylerde hazırlanmıştır. Mevcut askeri stratejik denge ve Azerbaycan harekatının bu çalışmanın kaleme alındığı sıradaki seyri, Bakü’nün, Nisan 2016’ya kıyasla daha büyük kazanımlar elde edebileceğini göstermektedir. Elbette, Rusya faktörü bu noktada oyun-değiştirici olacaktır. Azerbaycan için Rusya’yı dengeleyebileceği tek aktör de Türkiye’dir.
  • Bakü ve Erivan arasındaki gerilimi bölgesel bir çatışmaya çevirebilecek bazı riskler bulunmaktadır. Bunlardan ilki, askeri tırmanmanın, Dağlık Karabağ ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarının dışarı taşarak, Nahcivan’daki Azerbaycan birlikleri ile Ermenistan Silahlı Kuvvetleri arasında vuku bulmaya başlamasıdır. Böyle bir senaryo, Rusya Federasyonu müdahalesinden Türk 3. Ordusu’nun teyakkuza geçmesine kadar bir dizi artçı sarsıntıyı beraberinde getirebilir. İkinci temel risk, Moskova’nın, ‘Gerasimov doktrini’ olarak bilinen hibrit harp konspetleri çerçevesinde, Dağlık Karabağ’daki Ermeni birliklerine örtülü destek vermesidir.
  • Gelinen durum, Ankara – Moskova ilişkileri açısından bir test niteliğindedir. Suriye, Libya ve Kafkasya gibi birçok cephedeki jeopolitik rekabetlerini pragmatik bir şekilde dengelemeyi başaran Türk ve Rus diplomasileri açısından, Karabağ’da çatışmanın giderek tırmanması, ikili ilişkilerde uzlaşı zemininin de giderek kaybolması anlamına gelecektir.

Bölgesel Askeri-Stratejik Çerçeve: Kafkas 2020 Tatbikatı

Azerbaycan – Ermenistan çatışmalarında gözden kaçırılmaması gereken en önemli unsur, kuşkusuz, Rusya Federasyonu’dur. Ermeni güçleri, tırmandırma girişimlerine ve provokasyonlara hız verirken, bu faaliyetlerinin Kuzey Kafkasya’da Rus askeri yığınağının en yüksek seviyede olduğu bir dönemde olmasına dikkat etmişlerdir.

Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri, bir süredir, bölgede geniş çaplı Kafkas 2020 planlı tatbikatını yürütmekte idi (21 Eylül 26 Eylül, 2020). Rus Güney Askeri Bölgesi sorumluluk sahasında icra edilen – Karadeniz ve Hazar donanmalarınının da iştirak ettiği– tatbikatın uluslararası katılımcıları arasında Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin de bulunması dikkat çekici bir diğer husustur. Azerbaycan ise, Eylül ayı başında tatbikata aktif katılım göstermeyeceğini açıklamış ve gözlemci göndermekle yetinmiştir[1].

Rus kaynakları, Kafkas 2020 Tatbikatı’na toplamda 80 bin personel katıldığını, bin de uluslararası[2] personelin yer aldığını belirtmiştir. Faaliyet için hazırlanan kuvvet kapsamında, 250 ana muharebe tankı, 450 zırhlı araç, 200 parça top ve çok namlulu roket atar (ÇNRA) bulunmaktadır.  Ayrıca, yüksek irtifada S-400 ve S-300, orta irtifada BUK varyantları ve alçak-orta irtifada Pantsir hava savunma sistemlerinin tatbikat alanı hava sahasının korunmasında görev yaptığı belirtilmiştir[3].

Öte yandan, bahse konu tatbikatı dikkat çekici kılan husus kuvvet kompozisyonu ya da uluslararası katılımı değildir. Nitekim, diğer planlı tatbikat serileri olan Zapad ve Vostok faaliyetlerine daha yüksek personel ve silah sistemi sayıları birçok kez not edilmiştir. Kafkas 2020 Tatbikatı’nı Türkiye ve Azerbaycan açısından kritik kılan husus, senaryosudur. Rus kaynakları, faaliyetin odak noktasında kontr-terör görevlerinin bulunduğunu açıklasa da, uzun menzil & yüksek irtifa hava savunma sistemleri, elektronik harp vasıtaları ve gelişmiş seyir füzeleri gibi ekipmanın varlığını, terörle mücadele bağlamında açıklamak mümkün değildir. Açık-kaynaklı yayınlar, Rusların, Kafkas 2020 ile bölgede devletler-arası çatışma senaryolarını da çalıştığını belirtmektedir[4].

Belirtildiği üzere, konuyu daha da ilginç kılan bir diğer husus, Kafkas 2020 Tatbikatı’na Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin aktif olarak katılımı ve hatta tatbikatın bir bölümünün bizzat Ermenistan’da gerçekleştirilmiş olmasıdır. Açık-kaynaklı veriler, Ermeni güçlerinin katılımı ile icra edilen faaliyet kapsamında, müşterek harekat icrası, hava savunma, zırhlı birlik harekatı ve muharebe arama & kurtarma gibi ‘terörle mücadele’ görevlerinin ötesinde bir ajanda olduğunu ortaya koymaktadır[5].

Son olarak, 2016 yılında imzalanan ve 2017 yılında yürürlüğe giren düzenlemeler ile teşkil edilen Ermeni – Rus Müşterek Kuvvet Grubu’nun[6] Kafkas 2020 Tatbikatı’na iştiraki de göz önünde bulundurulması gereken bir diğer faktördür. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nden General Tigran Parvanyan komutasındaki ortak kuvvet, tatbikatta önemli bir rol oynamıştır.

Özetle Ermenistan unsurları, mevcut çatışmaların hemen öncesinde, Rus Güney Askeri Bölgesi birlikleri ile yakın işbirliği faaliyetleri yürütmüşlerdir. Ayrıca, Kafkas 2020 Tatbikatı sırasında Ermeni kuvvetlerinin ateşkes ihlalleri trendlerinde ciddi bir artış da tespit edilmiştir. Eylül 2020 başlarında günde 30 – 50 paterninde seyreden ihlaller, Kafkas 2020 Tatbikatı ile birlikte günde 60 – 70 seviyesine yükselmiştir[7].

Askeri-Stratejik Değerlendirmeler

  • Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ile bölgedeki Ermeni unsurları (Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarındaki Ermeni yığınağı) arasındaki askeri denge, son dönemde hızla Bakü lehine gelişmiştir. Nisan 2016’da yaşanan çatışmalarda, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, hidrokarbon gelirlerine dayalı zengin savunma ekonomisi ile envanterine kattığı, ağırlıklı olarak Türkiye, İsrail ve Rusya kaynaklı silah sistemlerini; bilhassa Türk Silahlı Kuvvetleri ile geliştirdiği yakın ilişkiler sayesinde harekat tasarısı ve doktrin zeminlerinde de doğru şekilde kullanarak sonuç alıcı muharip yetenekler geliştirdiğini göstermiştir. Bahse konu askeri performans, Azerbaycan siyasi-askeri eliti için de, ‘işgal altındaki toprakların askeri seçenekler kullanılarak geri alınması’ siyasasının pratikte karşılığı olabileceğini gösteren emareler teşkil etmiştir.
  • Diğer yandan, gerek Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin Nisan 2016 çatışmalarından öğrendiği dersler ve sergilediği muharip kapasite, gerekse Azerbaycan’ın Türkiye ile hızla derinleşen savunma entegrasyonu, Kuzey Kafkasya stratejik dengesi için Moskova ve Erivan için endişe verici hale gelmektedir. Bu nedenle, Ermeni kuvvetlerinin, geçtiğimiz dönemde provokasyonlarını Azerbaycan için kritik olan enerji ikmal yollarının geçtiği Tovuz ve civarına taşıması dikkat çekicidir. Nitekim Türkiye de, Tovuz’daki saldırılara çok sert bir tepki göstermiştir.
  • Bu değerlendirmenin kaleme alındığı sırada, Azerbaycan Savunma Bakanlığı YouTube hesabından yayımlanan görüntülerde, Ermeni hava savunma birliklerine ait karadan-havaya füze sistemlerinin (ilk değerlendirmemize göre SA-8 [OSA] alçak irtifa, mobil SAM sistemi), muhtemelen insansız hava araçları tarafından imha edildiği izlenmektedir[8]. Ermeni hava savunmasının baskılanmasına yönelik İHA taarruzları, daha geniş çaplı taarruzi bir harekatın da ilk işaretleri olabilir.

Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne ait SİHA’lar, Ermeni hava savunma sistemlerini hedef alırken.

  • Yine açık kaynaklı veriler, Azerbaycan harekat planının, Ermenistan’dan, işgal altındaki bölgelerdeki Ermeni birliklerine yönelik sevkıyatı ve ikmal hatlarını kesmeye yönelik geliştiğini göstermektedir. Bu çerçevede, Azerbaycan Savunma Bakanlığı kaynakları, 27 Eylül 2020 itibariyle harekatın, Murov Dağ Silsilesi’ndeki hakim noktaların ele geçirilmesi ile Vardenis – Agdara karayoluna kara-ateş destek vasıtaları ile baskı yapılmasını mümkün hale getirecek şekilde geliştiğini belirtmektedir[9]. Yapılan açıklamalar, Azerbaycan taarruzunun ayrıca, işgal altındaki Terter – Ağdam ve Fuzuli – Cebrayıl eksenlerinde de şiddetlendiğini göstermektedir. Mevcut şartlar altında – Rusların aktif olarak devreye girmemesi durumunda – Azerbaycan’ın, Nisan 2016 çatışmalarından daha somut kazanımlar elde etmesi mümkündür. Öte yandan, mevcut askeri denge, bilhassa Rus faktöründen dolayı, işgal altındaki tüm Azerbaycan topraklarının Bakü fiili denetimine girmesine yönelik bir harekat tasarısı için yeterli değildir.

  • Azerbaycan – Ermenistan askeri dengesini bölgesel güvenlik açısından kritik hale getiren en önemli faktörlerden biri de, tarafların ellerinde savaşı cephe gerisine, özellikle nüfusun yoğun olarak yaşadığı alanlara ve kritik ulusal altyapıyı hedef alabilecek silah sistemlerinin olmasıdır.
  • Ermeni füze envanteri, Sovyet-Rus teknolojisine dayanan Tochka ve Scud-B taktik balistik    füzelerinin yanı sıra, 2016 yılında Rusya Federasyonu tarafından çok uygun koşullu krediler ile Erivan’a verilen SS-26 Iskender kısa menzilli balistik füzelerini de içermektedir (ihraç varyantı, 280km tahmini menzil). Ayrıca, çatışmaya müdahil olması durumunda, Rusya Federasyonu’nun Ermenistan’daki 102. Üssü’nde, SS-26 Iskender füzelerinin milli envanteri için bulundurduğu 500km civarında menzile sahip varyantlarını da konuşlandırdığı bilinmektedir.
  • Diğer yandan, Azerbaycan envanterinde, Türkiye’den alınan 120km azami menzilli TRG-300 Kaplan ağır ÇNRA (bahse konu sistemler jeostratejik önemi yüksek Nakcivan’da da konuşlandırılmıştır), Belarus’tan alınan 200km menzilli Polonez ağır ÇNRA ve İsrail’den alınan 300km menzilli LORA ağır ÇNRA / taktik balistik füze sistemleri bulunmaktadır.
  • Yukarıda aktarılan silah sistemlerinin, cephe hattı gerisinde, karşılıklı olarak kritik ulusal altyapıları hedefleyecek şekilde kullanılması, çatışmanın boyutunu bir anda topyekun harbe teşmil edebilecektir. Bu tarzda bir harp durumu ise, kısa sürede, Türkiye ve Rusya Federasyonu’nu da içine alan bir bölgesel çatışmaya dönüşme potansiyeline sahiptir.
  • Krizin boyutlarını etkileyebilecek bir diğer faktör de, çatışmanın işgal altındaki Azerbaycan toprakları / Dağlık Karabağ ekseninden çıkarak, Nahcivan’daki harbe hazırlık seviyesi yüksek Azerbaycan birliklerinin (Əlahiddə Ümumqoşun Ordusu) sorumluluk sahasına girmesidir. İlgili Azerbaycan birlikleri, olası bir çatışmayı doğrudan Ermenistan’a, Ermenistan’ın stratejik ikmal hatlarını ve başkent Erivan’ın civarını baskı altında tutacak şekilde derinleştirebilecek kapasiteye sahiptir. Çatışmanın karakterinin bu yönde değişmesi ise Rus müdahalesinin tetiklenmesi ve Türk 3. Ordusu’nun teyakkuza geçmesi gibi önemli merhaleleri beraberinde getirebilir.

Siyasi – Askeri Değerlendirme

  • Son yıllarda Azerbaycan savunma ekonomisinin büyümesi, askeri harcamaların artması ve Türkiye ile daha yakın bir askeri işbirliğine yönelmesi neticesinde, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki askeri denge Bakü lehine gelişmiştir. Nitekim bu eğilimin somut sonuçları da 2016 yılında yaşanan ancak kısa süreli olan askeri çatışmalarda da görülmüştür. Daha önceki yıllara oranla, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, Dağlık Karabağ coğrafyasında daha etkin bir performans sergilemiştir. Bu verilerden hareketle, Ankara tarafından yapılan ve Türkiye’nin kayıtsız şartsız Azerbaycan’a destek vereceğine dair açıklamalar da gözönüne alındığında, Bakü’nün, Dağlık Karabağ’da başlayan bu çatışmayı işgal altındaki topraklarının önemli büyüklükte bir kısmının Ermenistan’ın işgalinden kurtarılmasına kadar sürdürme niyeti taşıyacağını değerlendirmek mümkündür. Dolayısıyla birinci önemli tespit, bu bölgede 1991’den bu yana görülen en geniş çaplı operasyonun vuku buluyor olduğudur.
  • Birkaç yıldır zorlanan ekonomisi ve aleyhine bozulmuş olan askeri denge nedeniyle, Ermenistan’ın normal şartlarda Dağlık Karabağ’da Azerbaycan genel taarruzuna mukavemet edemeyeceği ileri sürülebilir. Çatışma sürdüğü takdirde ilk günlere nazaran daha dağlık arazilerde devam etmesi gerekeceği için Azerbaycan taarruzunun temposunda değişiklikler olması muhtemeldir, hatta cephenin bazı noktalarında taktik durum da değişebilir. Öte yandan, Bakü, çatışmanın bütününde avantaj sahibi olacaktır. Dolayısıyla bu noktada en önemli değişken Moskova’nın tutumu olacaktır. Rusya zaten ilk hamlelerini yapmaktadır ve – Türkiye’nin aksine – bir yandan ateşkes çağrısında bulunurken diğer yandan ateş kes çağrısına destek bulabilmek için Batılı ülkelerle bir diplomasi trafiğine başlamıştır. Ancak bu ateşkes çağrısının kısa sürede sonuç vermemesi ve Azerbaycan kuvvetlerinin ilerleyişlerinin devam etmesi durumunda, Rusya’nın bu kez askeri bir müdahalede bulunup bulunmayacağı asıl kritik sorudur.
  • Meseleye Rusya açısından bakıldığında, siyasi baskı ile Bakü’nün bu operasyonu durdurmaya muvaffak olamadığı durumda, aşamalı bir askeri tırmanmaya gitme dışında bir tercihi bulunmamaktadır. Rusya’nın Ermenistan ile stratejik ilişkileri diğer seçenekleri gerçekçi kılmamaktadır.
  • Rusya kaynaklı askeri tırmanma opsiyonları arasında, a) Dağlık Karabağ’da çatışmaya doğrudan müdahalede bulunmak yerine, Azerbaycan’ı Nahcivan’da provoke ederek Ermenistan’a buradan bir saldırıda bulunmasını tetiklemek; böylelikle Erivan ile Moskova arasındaki askeri ittifak çerçevesini kullanmak; b) Kırım ve Ukrayna doğusundaki hibrit harp pratikleri & Gerasimov doktrini olarak bilinen konsept kapsamında, Dağlık Karabağ’daki Ermeni kuvvetlerine, ‘resmi olmayan’ Rus özel harekat birlikleri ya da Rus özel askeri şirketlerine bağlı unsurlar tarafından destek vermek gibi hareket tarzları bulunabilir. Dağlık Karabağ’da Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik doğrudan, konvansiyonel bir Rus müdahalesi ise sözü edilen seçeneklerin yanında daha zayıf bir ihtimale karşılık gelmektedir.
  • Öte yandan, tüm seçeneklerde, Rusya’nın amacı, Azerbaycan güçlerinin ilerleyişini durdurarak, anlaşmazlığı yeniden tarafları kontrolünde tutabildiği siyasi zemine taşımak olacaktır.
  • Meseleye Türkiye açısından bakıldığında, Dağlık Karabağ’daki çatışmalarda Ankara’nın Bakü’ye olan kuvvetli desteği ile Türkiye ile Rusya arasında, Suriye ve Libya’dan sonra yeni bir cephe daha açılmış olduğu söylenebilir. Bu tespitin de birkaç sonucu bulunacaktır. Öncelikle Rusya’nın karşı hamle olarak İdlib’de TSK ileri-konuşlu unsurlarını baskılamaya yöneleceği tahmin edilebilir. Rusya’nın da sorumluluk taşıdığı bilinen ve 36 askerimizin şehit edilmesine yol açan hava saldırısına benzer bir olayın yaşanmaması için ilk hamlede İdlib’deki birliklerimizin özellikle hava saldırılarından korunmalarını sağlayacak hava savunma sistemleri ile mücehhez kılınmaları gerekecektir. Mevcut envanterdeki sistemlerin bunun için tam olarak yeterli olmayabileceği düşünüldüğünde, bu korumanın Türk Hava Kuvvetleri unsurları ile sağlanması gerekebilecektir. Bu durumda, Suriye Arap Hava Kuvvetleri ve Rusya Hava-Uzay Kuvvetleri’nin envanterlerinde bulunan bazı platformların hedef alınması ve 24 Kasım 2015 tarihinde Rus Su-24’ünün düşürülmesi olayı benzeri riskler de gündeme gelebilecektir.
  • Öte yandan Türkiye üzerinde de önümüzdeki günlerde ateşkes çağrısına destek olması için diplomatik baskı uygulanacaktır. Bir yandan Birleşmiş Milletler diğer yandan Minsk Grubu üyesi Rusya, ABD ve Fransa üzerinden bu baskılar artacaktır. Öte yandan Dağlık Karabağ’ın işgal altındaki Azerbaycan toprakları statüsünde olması ve Azerbaycan ile Türkiye arasında kapsamlı bir askeri işbirliği anlaşması bulunması nedeniyle, Türkiye’nin Azerbaycan’a sağladığı veya bundan sonra sağlayacağı askeri destek açısından nisbeten kuvvetli bir hukuki zeminde bulunduğumuz ifade edilmelidir.
  • Dağlık Karabağ’daki çatışmanın hangi evrede sonlandırılacağına bağlı olarak, Türkiye-Rusya ilişkilerinin de daha gerilimli bir dönem yaşaması muhtemeldir. Birçok bölgesel soruna farklı gözlüklerle bakmalarına rağmen, Türkiye ile Rusya özellikle son on yılda bu görüş ayrılıklarına bir kenara koymaya muvaffak olmuş ve ikili ilişkilerini olumlu bir istikamette geliştirebilmişlerdir. Ancak Dağlık Karabağ sorunu bir yandan bu ilişkiyi yeniden test edecektir. Diğer yandan ise NATO ittifakındaki hakim güçleri Rusya ile dengelemek şeklinde özetlenebilecek olan ve S-400 kararı ile adeta tescillenmiş bulunan bir stratejik yönelimi de ister istemez yeniden tartışmaya açacaktır.

 

[1] APA, https://apa.az/az/azerbaycan-ordusu/Azrbaycan-Rusiyada-kecirilck-Qafqaz-2020-hrbi-tlimlrind-istirak-etmyck-604111, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.

[2] Ermenistan, Belarus, Pakistan, Myanmar, Çin Halk Cumhuriyeti.

[3] Sputnik, https://tr.sputniknews.com/savunma/202009211042889421-rusyada-80-bin-askerin-katildigi-kafkas-2020-tatbikati-basladi/, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.

[4] Roger McDermott, “Kavkaz 2020 Rehearses Joint Operations Against Future Adversaries”, Jamestown Foundation, Eylül 2020,   https://jamestown.org/program/kavkaz-2020-rehearses-joint-operations-against-future-adversaries/, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.

[5] Mason Clark et.al. Warning: Russia’s Kavkaz 2020 Military Exercise, ISW, Eylül 2020.

[6] Kremlin, http://en.kremlin.ru/acts/news/55138, Temmuz 2017, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.

[7] Azerbaycan Savunma Bakanlığı verilerinden derlenmiştir, https://mod.gov.az/, Erişim Tarihi 27 Eylül 2020.

[8] Azerbaycan Savunma Bakanlığı, https://www.youtube.com/watch?v=S9IMCdI_Jlg, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.

[9] Azerbaycan Savunma Bakanlığı, https://mod.gov.az/az/news/murov-dagi-silsilesindeki-ehemiyyetli-yukseklik-azad-olunub-32338.html, Erişim Tarihi: 27 Eylül 2020.